Havada kömür, inşaat tozu, egzoz: Avrupa’da partikül madde kirliliğininde Türkiye ikinci sırada

Avrupa Çevre Ajansı’nın bugün yayınladığı rapora göre, bazı gelişmeler olsa da, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Avrupa ülkelerindeki hava kirliliği seviyeleri, Avrupa Birliğinin ve Dünya Sağlık Örgütü’nün güvenli saydığı seviyelerin oldukça üstünde.

Hava kirliliğin en büyük nedeni karayolları olarak gösterilmiş. Tarım ile enerji sektörü, fabrikalar ve konutlar ise diğer büyük hava kirliliği kaynakları olarak öne çıkıyor.

Raporda, partükül maddeler (PM), Azotdiokstit (NO2) ve Ozon,  insan sağlığına en çok zararı veren maddeler olarak belirtilmiş. Bu maddeler en çok şehirde yaşayanları etkilerken, bireylerin ortalama yaşam süresini de kısaltmakta.

Avrupa Çevre Ajansı, hava kirliliğinin sadece insan yaşamının değil, toprak, orman, göl ile ırmak ekosistemlerinin de hava kirliliğinden etkilendiğini açıklıyor.

Hava kirliliğin kaynakları

Yayınlanan bu son rapor, ilk defa Türkiye’nin de içinde bulunduğu EEA-39 ülkelerini ele alıyor. Yapılan araştırmalar özellikle PM10 kirliliğinde Türkiye için çok da iyi haberler vermiyor.

Partikül maddeler, genellikle inşaat tozu, karayolu kaynaklı parçacıklar ve kömür parçacıklarından oluşmakta. PM10 terimi ise bu parçacıkların 10 mikron ve altında bir boyuta sahip olanlarını kapsıyor. Bir saç telinin 70 mikron olduğu düşünüldüğünde bu parçacıkların küçüklüğü daha da dikkat çekiyor.

PM10 insan vücudu için filtrelemesi oldukça zor ve bu partikül maddeler, özellikle 65 yaş ve üzerindekiler için astım ile kronik obstrüktif akciğer hastalığına (KOAH) da yol açmakta. Bazı araştırmalar, kanser, kalp ritminde bozukluk, iskemik kalp hastalıkları, kalp yetmezliği ve kalp krizi gibi sonuçları da PM10’a bağlamakta.

Avrupa Çevre Ajansı da 2016 yılında endüstri ve ürün kullanımı kaynaklı PM10 kirliliğinin neredeyse yarısının Türkiye’den geldiğini açıklıyor. Benzer bir şekilde aşağıdaki harita da günlük PM10 kirliliğinde %90’lık yüzdelik dilime giren ölçümleri göstermekte ve burada en fazla salım yapan bazı noktaların Türkiye’de bulunduğunu görebiliyoruz.

Rapordaki veriler Türkiye’nin yıllık limitlerde PM10 seviyesini ortalama 10 µg/m3 aştığını ve 39 ülke arasında en fazla PM10 salımı yapan 2. ülke olduğunu gösteriyor.

PM10 ölçümleri aslında Avrupa genelinde bir düşüş göstermekte, özellikle şehirlerde yakıt değişimi ve daha verimli kullanımı, cadde ve sokakların düzenli olarak temizliği ve kuru alanların sulanması ve ağaçlandırılması gibi uygulamalar bu değişimin arkasında.

Bununla beraber bu dönemde Türkiye’de doğalgaz tüketimi 2004’te yaklaşık 22 milyar m3 iken 2015’te yaklaşık 48 milyar m3’e ; aynı döneme ilişkin kömür tüketim oranı ise yılda 10 bin tondan 30 bin tona çıkmış.

Geçtiğimiz aylarda da Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası, 81 ilden sadece 6’sının havasının temiz olduğunu açıklamıştı. Hazırlanan 2017 yılı raporuna göre sadece Artvin, Bitlis, Eskişehir, Yozgat, Kırşehir ve Kırıkkale’nin havası standartlara uygun. Havası en kirli illerin başında ise İstanbul, Ankara, Adana, Amasya ve Manisa geliyor.

Temiz Hava Hakkı Platformu üyesi Türk Toraks Derneği’ne göre ise sadece Rize’de PM10 değerleri Dünya Sağlık Örgünü limitlerinin altında.

Tıpta uzmanlık dernekleri, hekim örgütleri ve çevre derneklerini bir araya getiren Temiz Hava Hakkı Platformu (THH) ise yine bu yıl içerisinde yaptığı açıklamada, Türkiye’de hava kirliliği her yıl 32 bin erken ölüm vakasına sebep olduğunu belirtmişti.

Temiz Hava Hakkı Platformu bu durumun, ancak ısınma amaçlı kömür kullanımının kontrol altına alınması, mevcut santralların çevre yatırımlarının tamamlanması ve Çanakkale’deki yeni kömürlü termik santral gibi projelerinin sonlandırılması ile mümkün olabileceğini savunmakta.

Kaynak: EEA, Türkiye Klinikleri Jurnali

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.