Arı türlerinin dörtte biri 1990’lardan beridir görülmüyor


Uzmanlar 1990’lardan beridir Kuzey Amerika ve Avrupa’da arı sayısında ciddi bir düşüş olduğunu, her dört arı türünden birinin doğada artık görülmediğini belirtti.

Veriler sözkonusu türlerin soyunun tükendiği anlamına gelmese bile, bunların sayısının yaban hayatında düzenli olarak gözlemlenemeyecek kadar azaldığını işaret ediyor.

Zira 2006-2015 arasında kaydedilen türlerde yüzde 25 oranında azalma yaşandı. Bunun en büyük sebeblerinden birinin ise tarımsal alanlarda kullanılan tarım zehirlerinin yabani arılar üzerindeki olan etkileri kabul edilmekte.

Küresel Biyoçeşitlilik Danışma Tesisi’nin (GBIF) verileriyle karşılaştırılarak yapılan çalışmada, Dünya’da bilinen 20 bin arı çeşidinin bulunduğu 300 yıllık koleksiyona ilişkin kayıtlar incelendi.

Arı türlerinde kayıplar her tür için aynı derecede değil. İkinci en sık görünen arı familyası Halictid arılarının 1990’dan bu yana yüzde 17 azaldığı tespit edilirken, çok daha nadir görünen bir tür olan Melittidae de ise kayıplar yüzde 41 civarında.

Maalesef sadece arılar değil, çoğu böcek bu tür kayıplar yaşamakta. Başka bir araştırma son 10 yılda böcek türlerinde %10 ile %20 civarında bir kayıp gözlemlemişti.

Bununla beraber, yapılan çalışma bahsettiğimiz üzere  yalnızca Kuzey Amerika ve Avrupa’yı kapsıyor. Küresel anlamda arıların sayısı konusunda ciddi veri eksikliği var.

Türkiye’de bu veri eksikliğine sahip ülkelerden biri ve arıların türleri ile ilgili çalışmalar olsa da resmi bir veriye ulaşmak mümkün değil.

Hem doğada hem de tarımsal alanlarda bitkilerin doğal yolla tozlaşması için hayati öneme sahip bu canlıların daha iyi bir şekilde korunması gerekmekte.

Arıların bir “zararlı” olarak değil, tam tersine permakültür yöntemleri ve yabani bitkiler ile tarım alanlarına çekilerek bir tarım değerine dönüşmesi oldukça önemli.


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.