Yedinci Kıtaya yolculuk 14 Eylül’de başlıyor: 16. İstanbul Bienali ekolojik krizi ele alacak

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 16. İstanbul Bienali, 14 Eylül’de insanlığın yarattığı doğal veya kültürel kirlenmeye, antropoloji ve arkeolojinin araçlarıyla bakan güncel sanat çalışmalarına yer veren çalışmaları ile açılıyor.

Küratörlüğünü Nicolas Bourriaud’nun üstlendiği ve Yedinci Kıta başlığını taşıyan bienal, içinde bulunduğumuz dünyanın en önemli krizinin odağındaki ekolojiyi farklı açılardan ele alacak ve sanat ve ekoloji arasındaki ilişkiyi de tartışmaya açacak.

Bu sene Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin Tophane’deki yeni binasının yanı sıra Pera Müzesi ve Büyükada’da gerçekleşecek sergilerde 25 ülkeden 56 sanatçının 220’den fazla eseri sergilenecek.

Türkiye’den de sekiz sanatçının katıldığı bienal için birbirinden farklı alanlarda çalışan sanatçıların özel olarak ürettiği 36 yeni eserde görülebilecek.

Ücretsiz Etkinlikler

10 Kasım’a kadar ücretsiz olarak gezilebilecek 16. İstanbul Bienali, sadece sergileriyle değil, farklı alanlardan isimlerin katılımıyla gerçekleştirilecek ücretsiz etkinlikleriyle de göz dolduruyor.

Şehirde etkinlikler ve eserler bir çok noktada yer alacak ama 4 nokta öne çıkıyor:

MSGSÜ İstanbul Resim ve Heykel Müzesi

Bienalin ana mekânı olarak konumlanan müzede 37 sanatçı ve sanatçı kolektifinin Antroposen çağını farklı perspektiflerden ele alan gerçek ya da kurmaca hikâyelere dayalı eserleri yer alıyor.

Pera Müzesi

İstanbul Bienali’nin Pera Öğrenme iş birliğiyle geliştirdiği öğrenme programı ve Pera Film’in İstanbul Bienali kapsamında hazırladığı film programı da sergi boyunca müzede izleyiciyle buluşacak.

Pera Müzesi’nde yer alan 16. İstanbul Bienali sergisini ziyaret edenler, herhangi bir tarih veya arkeoloji müzesinde yer alması muhtemel, ancak tarih kitaplarında yer almayan hayali uygarlıkları keşfetme imkânı bulacak.

Büyükada

Tarihi boyunca farklı kültürleri bir araya getiren Büyükadada 16. İstanbul Bienali mekânlarından biri olarak izleyicilere beklenmedik keşifler sunacak.

Büyükada’daki eserler izleyicilerin sergiyi görme hızını yavaşlatarak hem mekânsal hem de zamansal açıdan bienal deneyimini zenginleştirirken, şehirden uzakta bir parantez niteliği taşıyacak.

Büyükada’da yer alan Hacopulo Köşkü’nde Monster Chetwynd, Taş Mektep’te Hale Tenger, Mizzi Köşkü’nde Glenn Ligon, Anadolu Kulübü’nde Armin Linke ve Ursula Mayer, sahilde Andrea Zittel’in eserleri yer alacak.


Reklam

Ziyaret Saatleri

Pazartesi günleri hariç her gün, 10.00-18.00 arasında ziyarete açık olan bienalde, açılış haftasına özel olarak, 16 Eylül Pazartesi günü tüm mekânlar açık olacak.

Pera Müzesi, hafta içi 19.00’a, cuma günleri 22.00’ye dek açık; pazar günleri ise 12.00’de açılıyor ve 18.00’de kapanıyor.

Ücretsiz davetiye için 16bziyaret.iksv.org sitesinde başvuru formunu dolduran sanatseverlere sergi mekânlarına girişlerini sağlayacak bir karekod gönderilecek.

Sanatseverler karekodlu davetiyelerinin bir çıktısını ya da telefon ekranlarındaki dijital karekodla mekân girişlerindeki okuyuculara taratarak sergi mekânlarına giriş yapabilecek.

Canlı Performanslar

Monster Chetwynd, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Dans Bölümü öğrencileriyle birlikte, 13 Eylül Cuma günü eserin yer aldığı parkta bir performans gerçekleştirecek.

British Council desteğiyle hayata geçen proje kapsamında Chetwynd’in bienalin ön izleme günlerinde MSGSÜ öğrencileriyle birlikte gerçekleştireceği iki günlük atölyenin sonucunda parkı ziyaret eden herkese etkileyici bir performans sunulacak.

Açılış haftasında, 16. İstanbul Bienali’nin en renkli sanatçılarından Jared Madere, minik katılımcılarla (6-7 yaş ve üstü) bir dizi performansı gerçekleştirecek.

Bir gülme yarışması etrafında kurulu olacak performans, yüzü bulut desenleriyle kaplı bir vücut geliştirmeci ile küçük bir grup çocuğun katılımıyla yürütülecek.

Turiya Magadlela açılış akşamında gerçekleştireceği 1 saatlik dikiş performansının yanı sıra açılış haftasında 5 gün boyunca bienal kapsamında bir performans sergileyecek.

Ylva Snöfrid ise açılış haftası boyunca aralıksız sürecek performansta sergi mekânında yaşamaya ve çalışmaya devam ediyor olacak.

Bienal boyunca ise Max Hooper Schneider’in eseri kapsamında her Cumartesi gerçekleşecek performansta bir kukla ustası, Schenider’in eserindeki videoda yer alan iki ana karakterin çatışmalı diyaloglarını canlandıracak.

Jennifer Tee kendine ayrılan alanda şair Jane Lewty ile birlikte seçtiği kitaplar ve şiirlerden okumalar gerçekleştirecek. Sanatçı Eva Kot’átková’nın yine bienal boyunca devam edecek performansı süresince yapıtın “çalışanları” mekândaki kumaş parçalarını birbirine dikerken bazı performansçılar da önceden hazırlanmış kısa hikâyeleri sesli okuyacaklar.

Sohbet ve Konuşmalar

Bienalin bu seneki kamusal programı farklı disiplinleri bir araya getiren üç bölümden oluşuyor.

Programın üç bölümünden ilki bienalin açılış ve kapanış haftalarına denk gelen 14 Eylül ve 9 Kasım 2019 tarihlerinde düzenlenecek “Yedinci Kıtayı Keşfederken” başlıklı tartışma serisi. “Antroposen çağdaş düşünceyi ne şekilde ve ne ölçüde dönüştürebilecek?” sorusundan yola çıkan seri kapsamında her bir düşünür sergiden bir sanatçıyla eşleştiriliyor ve her ikisinin kısa müdahaleleri bir tartışmayla son buluyor.

Tartışmalara katılacak sanatçılar arasında Johannes Büttner, Monster Chetwynd, Mariechen Danz, Elmas Deniz, Eloise Hewser, Agnieszka Kurant, Elizabeth Ursula Mayer ve Phillip Zach yer alıyor.

Tartışma serisinde antropolog Umut Yıldırım;bitkisel evreni felsefenin konusu haline getiren eko-politika üzerine çalışmalarıyla Doç. Dr. Emanuele Coccia; antropoloji, sanat, dijital kültür ve deneysel etnografi ekseninde çalışan Doç. Dr. Jennifer Deger; şamanizm ve moleküler biyoloji ilişkisini inceleyen antropolog-yazar Jeremy Narby; geç liberalizme eleştirel kuram üzerinden bakan Prof. Dr. Elizabeth Povinelli; beyin, mikroplar, salyangozlar, yapay zekâ gibi pek çok oluşumu birlikte ele alarak antropolojiye “etik sonrası” bir pencereden bakmaya çağıran Doç. Dr. Tobias Rees; Lyon ENS’den felsefeci Patrick Degeorges ve yazılarında normatif aklın bir eleştirisini sunan Prof. Dr. Laurent de Sutter gibi önemli isimler bulunuyor.

Kamusal program çerçevesinde gerçekleşecek bir diğer bölüm ise iklim değişikliği-enerji ekonomisti ve performans sanatçısı Ayşe Ceren Sarı, çevrebilimci ve sanatçı Serkan Kaptan ve küratör Yasemin Ülgen’den oluşan birbuçuk (Ekoloji ve Sanat Çalışmaları) tarafından tasarlanan “sindirim programı” olacak. Su, Benzin, Beton, Patates ve İşlemci başlıkları altında gerçekleşecek bu herkese açık etkinliklerde, gündelik yaşantımızın birer parçası olarak kanıksadığımız, sıradan gibi görünen nesneler tartışmaya ve araştırmaya açılıyor.

Önizleme günleri boyunca ise bienal sanatçılarının farklı disiplinlerden isimlerle biraya geleceği bir konuşma serisi gerçekleşiyor. Bienal sanatçılarından Ozan Atalan, Feral Atlas Collective, Armin Linke, Jared Madere, Ursula Mayer, Hale Tenger ve Haegue Yang farklı konular etrafında Büyükada’da yer alan Anadolu Kulübü ile Beyoğlu’nda yer alan İKSV Alt Kat ve Kıraathane’de düzenlenecek farklı formatlarda düzenlenen sohbetlerde çalışma pratiklerini ve ilham kaynaklarını paylaşıyor.

Kamusal Program ile ilgili detaylı bilgi ve program için bu linke tıklayabilirsiniz.

Gorgon’un Oyun Alanı

16. İstanbul Bienali şehre kalıcı bir eser de bırakıyor. Kuşağının en yaratıcı isimlerinden Monster Chetwynd’in masallardan ve mitolojiden esinlenerek yarattığı oyun alanı formundaki Gorgon’un Oyun Alanı başlıklı açık hava yerleştirmesi Maçka Sanat Parkı’nda kalıcı yuvasını bulacak.

“Kolektif geliştirme”ye önem veren sanatçının gündelik olanla şiirsel olanı birbirine yakınlaştıran çalışması İstanbul’un sokak kedilerinden, Yerebatan Sarnıcı’nda yer alan Medusa heykellerinden ve İtalya’daki Bomarzo Bahçeleri’nden ilham alıyor.

Podcast serisi

16. İstanbul Bienali, ayrıca bu seneki başlığı Yedinci Kıta’yı farklı açılardan ele alan bir podcast serisi hazırladı. Bu seride bienalin devam ettiği iki ay boyunca sanatçılar, bienal ekibi, akademisyenler ve farklı meslekten konuklarla Antroposen ve ekoloji alanında yapılmış sohbetler yer alacak.

Sanatın Yedinci Kıta ve Antroposen kavramlarına hangi açılardan yaklaştığına ve insan merkezli düşüncenin sınırlarına dair farklı bakış açılarının yer aldığı seri, bienalin kamusal programına ve sergilere ek olarak, farklı bir mecrada yeni tartışmalar açmayı hedefliyor.

Araştırmacı ve yazar Nora Tataryan’ın hazırlayıp sunduğu Yedinci Kıta podcast serisini Spotify üzerinden dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Bienal ile ilgili tüm detaylar içi buraya tıklayabilirsiniz.

Kaynak: BantMag


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.