Dengemiz şaşmasın: Biyolojik saatlerimizi ancak güneş ve özgürlük tamir edebilir

Geçtiğimiz yıl Nobel Tıp Ödülü’nü kazanan Biyolojik Saat ya da Sirkadiyan Döngüler kavramı hakkında giderek daha fazla araştırma yapılıyor ve özellikle 9-5 iş döngümüzü sorgulayan sonuçlar ortaya çıkıyor.

Biyolojik Saat nedir?

Basit olarak açıklamak gerekirse, biyolojik saat her hücremizde bulunan uyku ve uyanma döngüsüne verilen genel bir isim. Geçtiğimiz yıl verilen Nobel Tıp Ödülü ise bu döngünün moleküler mekanizmalarını çözmüş ve bunun etkilerini gözler önüne sermişti.

Yani, artık organizmaların sabah ve akşam döngüsüne nasıl tepki verdiğini ve buna göre kendilerini nasıl dengelediklerini anlamak için elimizde araçlar ve sonuçlar hiç de iyi gözükmüyor.

Uyku, hormanlar ve tansiyon

Bu araçlar ile birlikte artık biyolojik saatlerimizin uyku ve beslenme düzenini, odaklanma, hormon salımı ve tansiyon dengesini kontrol ettiğini gösteren bir çok veri toplandı.

Özellikle bazı araştırmalar, yapay aydınlatmaların doğa ve insanlık arasında kurulan binlerce yıllık biyolojik saat senkronizasyonunun bozduğunu düşünüyor.

Bunun en dikkat çekici nedenlerinden biri ise, ekonomik ve sosyal sistemlerin tek bir çizelge üzerinde ısrar etmesi olarak belirtiliyor.

Her ne kadar çoğu bireyin biyolojik saati 9 ile 5 sistemine kolayca uysa da, bazı “erkenci kuşlar” ve “gece baykuşları” bu sistem içerisinde ciddi anlamda sorunlar yaşayabiliyor. Bu bireylerin oranı özellikle gençlerde %16’ya kadar varabiliyor.

Bu bireyler normal bir uyku ile biyolojik saatlerini kontrol altına alsalar da, maalesef bu sistemler yüzünden uyuyacakları zamanlar biyolojik saatler ile çakışmakta.


Reklam

Çözüm pencere

Bununla beraber araştırmalar aynı zamanda, 8 saat kapalı penceresiz bir alanda çalışan ve doğal ışık yüzü görmeyen çalışanların yaşadığı problemlerin artık biyolojik saat ile ilgili olduğunu düşünüyor.

Bunun üzerinde şu anda masa saati, terapi ışığı ve hatta parlak maskelerden oluşan neredeyse binlerce ürün, güneş ışığını taklit ederek biyolojik saati iyileştirmenin peşinde.

Çözüm bu acayip gözlüklerde değil. Rahat bir nefes alabilirsiniz.

Her ne kadar bu ürünler, güneş saati kısıtlı Kuzey’deki ülkelere yardımcı olsa da, özellikle Türkiye gibi ülkelerde istedikleri kadar uğraşsınlar, güneşin yararlarını yeneceklerini sanmıyorum. Bu ürünlerin son çare olarak kullanılması lazım.

Treehugger için bu konuyu alan Ilana Strauss, elimizde toplumla alakalı bir problemin olduğuna dikkat çekiyor. Bu yüzden, bu toplumsal problemlere toplumsal çözümler getirilmesi gerektiğine inanıyor.

Işık görmeyen ofisler yerine daha fazla pencere, karanlıkta okula giden çocuklar yerine daha geç başlayan okul saatleri ve esnek çalışma saatlerinin etkileri Strauss’a göre parlak masa saatlerinden çok daha etkili olacaktır.

Gerçek ve etkili çözümleri aslında tüm hücrelerimizde hissediyoruz, şimdi bunları uygulamanın tam zamanı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.